Abdestsiz


Nasreddin Hoca bir gün ağacın altında namaz kılıyormuş.Ağaçta bulunan biri de onu izliyormuş. Namazı bittikten sonra namazının kabul olması için Allah’a dua etmeye başlamış.
-Allahım sen namazımı kabul et.
Ağaçtaki adam:
-Etmem diye cevap vermiş.
Hoca şaşırmış.Tekrarlamış.
-Alahım sen kıldığım namazı kabul et.
-Etmem.
Hocanın şaşkınlığı iyice artmış.Yine:
-Allahım sen namazımı kabul et demiş.
Ağaçtaki adam tekrar:
-Etmem deyince hoca sinirlenmiş.
-Etmezsen etme. Zaten abdestsiz kılmıştım!

Yarı yarıya


Bektaşinin birini ramazanda içki içtiği için yakapaça kadıya götürürler. Çakırkeyif Bektaşi’yi görür görmez kadı:
“Behey kafir! Bu yaşta hala içiyorsun bu zıkkımı. Utanmıyor musun? Bilmiyor musun haram olduğunu? ..” der.
“Sırtınızdaki ipek kaftan da haramdır” diye karşılık verince Bektaşi Kadı itiraz eder.
“Bunun içine pamuk katarlar!” 
-"Dünyada doğru adam mı kaldı, şaraba da yarı yarıya su katıyorlar…”

Tanrı beni korur

Pazar ayini sırasında kilisenin de içinde olduğu kasabayı su basar ve sular kiliseye doğru ilerlemeye başlar. Herkes panik içinde koşuştururken Papaz’ın yerinde durduğunu gören insanlar Papaz’a kaçmasını söylerler.
Papaz, onu Tanrı’nın koruyacağını söyler.
O anda sular yükselmeye başlar ve kiliseye girer. Rahip canını kurtarmak için 2. kata çıkar.Bir yandan da Papaz’a kaçmasını söyler.Papaz inadını devam ettirir.Sular 2. kata çıktığında pencerenin önünden bir kayık geçer.İçinde halktan bazı kişiler vardır. Papaz’a gelmesini söylerler ama Papaz yine inadını sürdürür.
‘Tanrı beni korur’der.Sular çatıya çıktığında yine bir kayık geçer ve yine halktan bazıları kayığın içindedir Papaz’a gelmesini söylerler ama Papaz ‘Tanrı beni korur’demeye devam eder.Sular çatıyıda aşınca Papaz çatıdaki direğe tutunur.Bu sefer tepeden bir helikopter geçer. İçinde yine halktan bazı kişiler vardır.Papaz’a gelmesini söylerler.Papaz yine
‘Tanrı beni korur.’der. Ve sonunda boğularak ölür.
Tanrı’nın huzuruna çıkar.Tanrıya ‘Ben sana darıldım Tanrım. Ben senin huzurunda yıllarca çalıştım,sen beni öldürdün.’der.
Tanrı gülümser.
"Senin için yardıma gelenleri kim gönderdi sanıyorsun!"

Ben Pederim Ama


Bildiğiniz gibi bazı hristiyanlar papazlara ‘Father-Peder-Baba’ derler. Komünist rejim zamanında Rusya’dan zar zor kaçıp New York’a yeni gelen Salamon, metro’da bir papazın yanına oturmuş. O güne kadar hiç papaz görmediği için de sormuş
‘Af edersiniz efendim, sizin gömleğinizin yakası neden ters?’
Papaz ‘Çünkü ben bir pederim’ demiş.
Salamon ‘Ben de bir babayım ama gömleğimin yakası ters değil.
Neden siz yakanızı ters takıyorsunuz?’ diye yine sormuş.
Papaz biraz düşünmüş ve ‘Beyim ben bir çok insanın pederiyim’ demiş.
Salamon ‘Benim de çok çocuğum var. Tam dört kızım ve dört oğlum var. Ama yakam ters değil’ diye cevap vermiş.
Papaz ‘Ben yüzlerce, binlerce hatta milyonlarca insanın babasıyım’ deyince Salamon gülmüş ve
‘Beyim’ demiş ‘Ben sizin yerinizde olsam yakamı ters takacağıma pantalonumu ters giyerdim’

Müslüman var mı?

Adamın biri kurban kesmesini bilmiyormuş.
Koyunu almış camiye gelmiş.
Elinde bıçak ile camiye girmiş; aranızda müslüman varmı? demiş.
Dedenin biri çıkmış ben müslümanım oğlum demiş.
Dede dışarıda kurbanı kesmiş.
Dede demiş ki oğlum ben kestim yoruldum sen camiden başka müslüman bul..
Adam kanlı bıçakla camiye girmiş cemaat korkmuş.
ADAM: aranızda müslüman var mı? 

-cemaatten ses yok.
Aranızda müslüman var mı? 
cemaat şaşkın kimsede ses yok.
adam üçüncü kez biraz da sesini yükselterek sormuş; Aranızda başka müslüman yok mu!?
Herkes dönüp sessiz kalan imama bakınca imam dayanamamış; “ne lan 2 rekat namaz kıldırdıysak müslüman mı olduk!..”

Reklam ve Pazarlama Terimleri


-Bir partide çok şahane bir kız gördünüz diyelim. Hemen yanına gidip: "harika sevişirim!" derseniz; bu, doğrudan pazarlamadır (direct marketing)

-Arkadaş grubunuzla partide takılırken, arkadaşlarınızdan biri kıza gidip sizi gösterip: "şu çocuk var ya, harika sevişir." derse; bu reklamdır

-Partide şahane bir kız gördünüz. yanına gidip telefon numarasını aldınız. ertesi gün kızı arayıp dediniz ki: "merhaba, ben harika sevişirim."; bu telemarketing'dir.

-Partide şahane bir kız gördünüz. hemen kravatınızı düzeltip ona bir içki koyarsınız, ona kapıyı açarsınız, çantası düşerse hemen davranıp yakalar, kendisine verirsiniz. Dolaşmayı teklif edersiniz ve dersiniz ki:"ha bu arada, harika sevişirim."; bu halkla ilişkilerdir.

-Partide şahane bir kız gördünüz. kız yanınıza geldi ve dedi ki: "duydum ki harika sevişiyormuşsun." Bu artık marka olmaktır...

-Bir partide büyüleyici bir kız gördünüz. yanına yaklaşıp “ben çok iyi sevişirim!” dediniz. Suratınıza okkalı bir tokat yapıştırdı. Bu, müşteri geribildirimidir.

-Bir partide büyüleyici bir kız gördünüz. yanına yaklaşıp “ben çok iyi sevişirim!” dediniz. o da sizi kocasıyla tanıştırdı. bu, arz-talep uyuşmazlığıdır.

-Bir partide büyüleyici bir kız gördünüz. yanına yaklaştınız, ama siz bir şeyler söyleyemeden önce biri gelip ona “ben çok zenginim. Hem de çok iyi sevişirim” dedi ve kız onunla gitti: Bu, sizin pazar payınıza göz koyan rekabettir.

-Bir partide büyüleyici bir kız gördünüz. yanına yaklaşıp “ben çok iyi sevişirim!” diyecekken karınız geldi: bu, yeni pazarlara girememektir.

Bu taktiklerin birden fazlasını bir arada kullanmak Marketing Mix yani Pazarlama Bileşeni, kızı hemen orada sevişmeye razı edersen Event Management yani Etkinlik Yönetimi, hedefe ulaşmaya da Product Placement yani Ürün Yerleştirme denir.

Seviştikten hemen sonra sigara yakıp, "nasıldım" diye sorarsan bu Post Test, ertesi gün telefon açıp "dün gece nasıldım?" diye sorarsan da "Day After Call" araştırma tekniği uygulanmış olur.

İşte kavga böyle başladı..!


Karıma dedim ki, "Doğum gününde nereye gitmemizi istersin?"
Yüzünde keyiften eridiğini görmek beni ihya etti!.
"Uzun zamandır gitmediğimiz bir yer olsun !" dedi.
O zaman önerdim, "Mutfağa ne dersin?"
İşte kavga böyle başladı....

* * *

Cumartesi sabahı, sakin- sakin giyindim, kahvaltımı ettim, köpeği kapıp sessizce garaja geçtim..
Kayığı arabanın üzerine atıp, şelaleye doğru yola çıktıydım ki, baktım fırtına çıktı-çıkacak..., garaja geri döndüm, radyoyu açtım, hava durumu, havanın gün boyu böyle gideceğini söylüyor....Eve geri döndüm, yavaşça soyunup, yatağa süzüldüm..
Uyumakta olan karımın vücuduna arkadan sarılıp, arzu dolu, kulağına fısıldadım,
"Dışarıda hava berbat"...
10 yıllık sevgili karım mırıldandı 'Salak kocam bu havada balığa gitti, inanabiliyormusun?'
Ve kavga böyle başladı...

* * *

Bir adamla bir kadın, bebekler gibi uyumakta.
Sabahın üçünde, birden dışarıdan bir gürültü geldi.
Kadın, panik içinde yataktan fırlayıp adama doğru bağırdı 'Aman Tanrım, Bu kocam galiba!'
Adam da yataktan fırladı, korku içinde ve çıplak, kendini camdan attı, yere yapıştı. Dikenli çalının arasından koşabildiğince hızlı arabasına koştu;
Birden aydı, geri dönüp yatak odasına girdi, ve karısına : "A s..tir!!! Senin kocan benim!!!' diye bağırdı.
'Yok yaa ne kaçtın öyleyse?'
Ve kavga böyle başladı.......

* * *




Karıma 14.95.'e bir kasa Miller bira alalım, diyordum ki,
7.95'e bir kutu dondurma almasın mı?.
"Oysa bira ile bu gece, dondurmayla olduğundan daha çekici olurdun" demiş bulundum.
Ve kavga başladı....

* * *

Kadın çıplak, yatak odasındaki aynadan kendine baktı.
Gördüğünden pek memnun kalmamıştı ki, kocasına dönüp, -"Korkunç görünüyorum; yaşlı, şişman ve çirkinim!!" dedi ve devam etti:
-"Hadi bana bir iltifat yap, buna ihtiyacım var!!.'
Kocanın cevabı: "Gözlerin iyi görüyormuş !!."
Ve kavga başladı......

* * *

Karımı restorana götürdüydüm.... Garson, her nasılsa, önce benim siparişi aldı.
"Ben ızgara bonfile alacağım, az-orta pişmiş lütfen."
"Deli danadan korkmazmısınız?" dedi,
"Cık, dedim o kendi siparişini kendi verir!."
Ve kavga böyle başladı...

* * *

Mezunlar yemeğinde karımla masadayız,
Yandaki masada, sarhoş, elindeki kadehi çevirip duran kadına bakakalmışım.
Karım sordu, - 'Onu tanıyormusun?'
-'Evet,' dedim, 'Eski flörtüm. Duydum ki yıllar önce ayrıldığımızda içmeye başlamış, o zamandan beri kendisini ayık gören yokmuş"
'Hadi canım!' dedi karım, "amma uzun kutlamış!!'
Ve kavga böyle başladı...

* * *

Emekli olduğumun ertesi, Sosyal Sigortalar'a gidip muüracaatımı yapayım dedim.
Masadaki memure, yaşımı teyit etmek için ehliyetimi istedi.
Ceplerimi karıştırdım, cüzdanımı evde bırakmışım!.
Kadına dedim ki "Bir koşu eve gidip getirebilirim!".
"-Yok canım", dedi kadın , " Gömleğinizi açın lütfen!"... Düğmeleri açtığımda, kıvırcık, kırlaşmış göğüs
kıllarıma bakıp, "bu kır renk, benim için kanıt olarak yeterli!" dedi ve müracaatımı aldı.
Eve döndüğümde, sigortalarda başıma geleni karımla paylaştım.
"Pantolonunu da indireydin keşke!" dedi "maluliyet de bağlarlardı belki!"
İşte kavga böyle başladı...

Fıkra- Teyze


Çekici bir genç kadın, çok zayıf bir bebeği doktora kontrole götürür. Bebeğe bakan doktor:
- "Bu çocuk iyi gıda almıyor", der ve kadına dönerek:
- "Lütfen soyununuz", diye rica eder. Soyunan kadının göğüslerini iyice kontrol eden doktor:
- "Düşündüğüm gibiymiş hanımefendi" der, "sizin hiç sütünüz yok." Kadın:
- "Tabi olmaz doktor bey", der. "Ben çocuğun teyzesiyim..."

Fıkra- Sempatik

Temel Cemal'e anlatıyormuş:
- Bi herif bana çok sempatiksiniz dedi.
- O ne demektir?
- Pek de pilmeyrum ama, her ihtimale karsi furdum oni............

Fıkra- Feminist Fadime


Dünya Feministler Kongresinde konuşmacılar görüş belirtmektedir.

Amerikalı bir hanım şöyle der:
-Ben iyi bir şirketin genel müdürüyüm. Artık alışveriş yapmaktan
bıktım. Kocama "bundan sonra alışverişleri sen yap" dedim. Baktım,
birinci gün oralı olmadı, ikinci gün oralı olmadı, üçüncü gün yaptı...

Alman konuşmacı:
-Ben iyi bir şirkette üst düzey yöneticiyim. Bir gün kocama "ben
artık bulaşıkla ilgilenmekten bıktım, biraz da sen yıka" dedim. Birinci
gün yapmadı, ikinci gün yapmadı, baktım üçüncü gün yapmış...

Fadime kürsüye çıkmış:
-Ben kendimi bildim bileli temizlikçiyim. Geçen gün Temel'e
"ben artık çamaşır yıkamaktan mahvoldum, biraz da sen yıka"
dedim. Birinci gün göremedim, ikinci gün göremedim, üçüncü
gün gözüm yavaş yavaş görmeye başladı

Fıkra- Fanatik Fenerli


Fenerlinin biri berberde saçlarını kestiriyormuş. Berberin durduk yere
-İlk gittiğin maçı hatırlıyor musun? diye soracağı tutmuş.
-Evet ne olacak? demiş bizimki sinirli sinirli.
Hangi maçtı?
-Bir Galatasaray maçıydı
-Stadında mı?
-Evet ordaydı
Aradan birkaç dakika geçer ve berber tekrar sorar:
-Hangi maçtı demiştin?
-Galatasaray maçı
-Nerde , Nerede?
-AliSamiyen Stadında dedik ya!
-Birkaç dakika sonra yine aynı hikaye:
-Demek hayatında ilk gittiğin maç Galatasary maçıydı haaaa....
Bizim fenerli giderek sinirlenerek
-Evet be. Galatasaray maçıydı
Berber aynı konuyu birkaç dakika yine açmaya k ınca bizim fenerli isyan etmiş.
-Kardeşim ilk gittiğim maçın Galatasaray maçı olduğunu elli kere söyledim.Niçin tekrar tekrar soruyorsun?
Berber dayanamaz:
-Galatasaray deyince saçların diken diken oluyor da, daha rahat kesiyorum.

Fıkra- Tek dilek hakkı

Adamın biri California'da bir kumsalda yürürken ayağı eski bir lambaya takılmış, adam lambayı kumlarn içinden çıkarmış, ovalamış lambayı, harbi harbi cin çıkmış. Adam çok şaşırmış, cin başlamış konuşmaya ''Tamam, tamam.Beni lambadan kurtardin vs vs vs... Bu, bu ay içinde dördüncü çıkarılışım ve bu işten sıkılmaya başladım, bu yüzden 3 dilegi unut. Sadece 1 dilek hakkın var!'' Adam oturmus ve bir süre düşünmüş ve ''Her zaman Hawaii'ye gitmek istedim ama uçaktan korkarım ve deniz beni çok kötü tutar. Benim için Hawaii'ye bir köprü yap, böylece arabayla oraya gidebileyim'' demiş. Cin gülmüş ve ''Bu imkansız. Bu işin lojistiğini düşün! Köprünün ayakları nasıl Pasifik'in dibine ulaşabilir? Ne kadar beton gerektiğini, ne kadar çelik gerektiğini düşün! Hayır, başka bir dilek düşün'' demiş, Adam ''tamam'' demiş ve güzel bir dilek düşünmeye başlamış. En sonunda, ''Dört kere evlendim ve boşandım. Bütün karılarım her zaman duyarsız olduğumu ve onunla ilgilenmediğimi söylerdi. Bu yüzden, kadınları anlayabilmeyi diliyorum. Nasıl hissettiklerini ve neden ağladıklarını, bir şey söylemedikleri zaman gerçekten ne istediklerini, onları nasıl gerçekten mutlu edebileceğimi bilmek istiyorum...'' Cin: ''Köprü iki şeritli mi olsun dört şeritli mi?''

Admin notu: Adam o kadar anlayışsızmış yani.

Fıkra- Çocuktan al haberi


Minik oglan bahçede oynarken, babasinin arabasiyla sokaktan geçip, ormana dogru gittigini görmüs. Merak bu ya. O da arabayi izleyerek ormana gitmis.
Bir de ne görsün. Babasi ile teyzesi arabanin yaninda durmus öpüsüyorlar. Çocuk bu ya, gördügünden etkilenmis durumda kosarak eve dönmüs, nefes nefese heyecanli bir sekilde annesine, "Anne, anne. Biraz önce babami ormanda" derken annesi sözünü kesmis ve "Dur biraz. Nefes al. Sakinles. Öyle anlat" demis.
Oglan sakinlestikten sonra devam etmis, "Bahçede oynarken babamin arabasiyla ormana dogru gittigini gördüm. Ben de ormana gittim. Orada babami teyzemle öpüsürlerken gördüm. Bir süre sonra babam ceketini, teyzemde gömlegini çikardi. Sonra arabanin arka koltuguna geçtiler".
Anne çocuga dönmüs, "Dur bakalim, ne kadar ilginç bir öykü bu. Devamini anlatma, sakla. Aksam yemeginde babanla beraberken bitirirsin. Sen bu öyküyü bitirirken babanin suratini görmek istiyorum".
Aksam olmus, yemege oturmuslar. Anne çocuga dönmüs; "Bu gün neler yaptigini bize anlatsana" demis.
Oglan baslamis; "Bahçede oynarken babamin arabasiyla ormana dogru gittigini gördüm. Ben de ormana gittim. Orada babami teyzemle öpüsürlerken gördüm. Bir süre sonra babam ceketini, teyzemde gömlegini çikardi. Sonra arabanin arka koltuguna geçtiler. Ardindan geçen sene babam seyahatteykenn senin Amcamla yaptigin seyden yaptilar".

Astroloji :)


KOÇ (21 Mart - 20 Nisan)
Bir bayramı daha acısıyla tatlısıyla geride bırakırken aklınızdaki en önemli soru, sitenin bahçesine bağlı duran koyunu 2 ay daha nasıl besleyeceğiniz olacak. Bazı şeyleri öğrenmeniz zaman alıyor...
BOĞA (21 Nisan - 21 Mayıs)
Yetkililer tarafından sık sık dile getirilen "bıçak kemiğe dayandı" açıklamasını herkes gibi siz de bir süredir ciddiye almıyorsunuz. Önümüzdeki hafta otopark tartışması nedeniyle yaşayacağınız bir deneyim sayesinde kemiğe dayanan bıçağa tekrar gereken önemi vereceksiniz...
İKİZLER (22 Mayıs - 21 Haziran)
Yazın başından beri devam eden, yüzünüze yakışan bir güneş gözlüğü bulma çabalarınız bu hafta da olumlu sonuç vermeyecek. Burun estetiği ise her geçen hafta daha da güçlenen bir opsiyon olarak masada duruyor...
YENGEÇ (22 Haziran - 23 Temmuz)

Facebook, Merakla Beklenen “Yanlışlıkla Ekle” Butonu Konusunda Son Aşamaya Gelindiğini Müjdeledi



Geçen ay yapılan “sizi bilgisayar başına daha fazla bağlamak için ne yapabiliriz?” anketinden sonra harekete geçen Facebook yönetimi, kullanıcılarının büyük çoğunluğunun “çok acil bir ihtiyaç” olarak nilelendirdiği yanlışlıkla ekle butonunda son dönemece girildiğini duyurdu. Çalışmalarda gelinen nokta hakkında kullanıcılarına müjdeyi bizzat vermek için mikrofon karşısına geçen Mark Zuckerberg, “artık tanımadığınız birine gönderdiğiniz ekleme taleplerinden sonra karşılaşılan ‘sn kmsin?’ , ‘???????’ , ‘ben demet’in erkek arkadaşıyım birader buyur niye ekledin kızı?’ gibi sert tepkiler karşısında ezilip büzülme; bahanelerle, smiley’lerle durumu idare etme devri kapanıyor” diyerek Facebook’ta yepyeni bir dönemin çok yakında başlayacağını duyurdu.
Milyarlarca üyesi ile dünyanın en büyük sosyal platformu olarak tanımlanan Facebook, kullanıcılarının bir ihtiyacını daha giderecek olmanın haklı gururunu yaşıyor. Halihazırda 20.000 erkek, 5000 kadın ve 2 bin kadar çift tarafından test ortamında denenen yeni buton; kullanıcıların beğenisini şimdiden kazanmış durumda.
“Halil Bergen sizi yanlışlıkla arkadaş listesine ekledi”...
Test aşamasındaki yanlışlıkla ekle butonunun beklenenden daha olumlu bir sonuç verdiğini söyleyen Zuckerberg, "mesela kendimden örnek vermek istiyorum. bu adam (halil bergen) bana talep göndermiş. Benim profilimde bu, “halil bergen sizi yanlışlıkla arkadaş listesine ekledi” şeklinde çıkıyor. Artık ben bu adamın beni niye eklediğini merak etmiyorum. Normal arayüzde olsa 'siz de kimsiniz?' (who the hell are you?) diye soracaktım. Sonra bir sürü gereksiz muhabbet...” diyerek şöyle devam etti:
“Kullanıcılar arasında mevzu bu şekilde hem çok daha hızlı ilerliyor hem de zaten cevabı belli olan bir soru da hiç sorulamadığı için, server'larımızda ciddi bir alan tasarrufu sağlanıyor. Bu şekilde sırf test ortamında 2.5 terabayt alan artırdık, uygulama hayata geçtiğinde en az on katı tasarruf bekliyoruz...”
“Yuva yıkanın yuvası olmaz”...
Butonun yeni kurulan ilişkiler kadar, mevcut ilişkilere de çok büyük faydası dokunduğunun altını çizen Zuckerberg, denek kullanıcılar üzerinde yapılan incelemelerde “bu adam/kız kim, seni niye ekledi?” kavgalarında ciddi bir azalma tespit ettiklerini belirtti. Zucekerberg, "Sağda solda Facebook kavgasından ayrıldılar diye duyup içerliyordum. Ekip de töhmet altında kalıyor; beddua, ah alma korkusuyla bir yenilik yapmaya çekiniyordu. Galiba bu sefer çok güzel iş yaptık...” diyerek "Zaman Tüneli" fiyaskosu nedeniyle cesaretini iyice kaybeden Facebook geliştirme ekibinde morallerin bir nebze olsun yerine geldiğini ifade etti.

Kaynak: Dürüst, Tarafsız, Ahlaksız Haber Merkezi Zaytung.com

Hatırlamıyor :)

Deliler hastanesinde bir deli arkadaşına peygamber olduğunu iddia eder ve tabiki arkadaşıda ona inanmaz.
-"Oğlum kafayı yedikte bu kadarda değil".
Daha sonra diğer bir arkadaşının yanına gider ve der ki:
-"Hasan peygamber olduğunu iddia ediyor".
Bunun üzerine diğer arkadaş: 
-"Yalan, çünkü böyle bir peygamber gönderdiğimi hatırlamıyorum".

Azrail

Nasreddin Hoca ölüm döşeğindeymiş. Karısını çağırmış. 
-Hanım en güzel elbiselerini giy, iyice kokular sürün, tak takıştır yanıma gel otur. 
-Ayol hoca delirdin mi sen. Bu durumdayken ben nasıl süslenirim? 
-İyi ya azrail gelince belki beğenip benim yerime seni götürür.

Aldatmaca

İlyas ile Temel karşılıklı oturmuşlar sohbet ediyorlarmış. Konuşma sırasında iş kimin daha zeki olduğuna gelip dayanmış ve iki uşak birbirine bilmece sormaya karar vermiş.
İlk bilmeceyi İlyas sormuş:
- "Saridur, kafestedur, öter... Pu nedur, pill bakayrum..."
Temel hemen, "Kanaryadur" cevabını yapıştırmış. Fakat İlyas hayır anlamında kafasını kaldırır.
Temel, birbiri ardına bütün kuşların adını sayıp döker. Fakat her seferinde İlyas hayır deyince pes etmek zorunda kalır.
İlyas büyük bir sevinç içinde, - "Haçan insan hamsiyu pilmez mu?" deyince Temel hemen atılır.
- "Hamsi saru değuldur ki?"
- "Boyamuşumdur.."
- "Kafeste midur?"
- "Koymişumdur.."
Temel şaşırır: "Peku öter mu hamsi?"
- "O da aldatmacasıdur işin daa!.."

Akıllı deli :)

Arabanın lastiği tam akıl hastanesinin önünde patlar.
Adam arabayı kenara zor yanaştırır.
Sonraki işlem malum...
Kriko, stepne, bijon anahtarı   ve tekeri söker.
Ama s öktüğü 4 adet bijon, yuvarlanıp yağmur mazgalına düşer.
... Mazgal açılır gibi değil,
Bijonlar görünmüyor bile.
Adam bir sağına bakar, bir soluna bakar,
çaresiz kaldırıma çöker.
Olayı en başından beri akıl hastanesinin demir parmaklıklı penceresinden izleyen bir deli, seslenir;
- Ula salaaak! Sen ne yapıyorsun orda öyle?
- Sorma birader, lastik   patladı ve değiştirirken bijonları mazgala düşürdüm.
- Düşündüğün şeye bak! Diğer lastiklerden birer tane bijon çıkar. Hepsi 3 bijonlu olsun.
Seni, 1 lastikçiye kadar idare eder.
Adam hemen denileni yapar.
Ve akıl hastanesindeki deliye seslenir:
- Senin ne işin var tımarhanede?
Cevap müthiştir....
- Biz burada delilikten yatıyoruz kardeşim, salaklıktan değil...!


Zeki Öğrenci

Bir gün Ali öğretmeni Ayşe Hanım'a giderek dersten sonra kendisiyle görüşmek istediğini söyledi. Öğretmen kabul etti ve sordu:
- Sorun nedir Ali?
- Ben bu sınıfın düzeyine göre fazla zekiyim. Bir üst sınıfa geçmek istiyorum.
İstek konusunda bilgi verilen müdür Ali'ye bunun için bir testten geçmeyi isteyip istemediğini sordu. Ali tereddütsüz kabul etti ve test başladı.
- Söyle bakalım ali: 3x4?
- On iki
- Peki 6x6?
- Otuz altı müdür bey
- Japonya'nın başkenti?
- Tokyo.

Ve test bir saat sürdü Ali hiç hata yapmadı. Test sonunda Ali'nin öğretmeni de soru sormak istedi. Ali ve müdür bu isteği kabul ettiler. 


Öğretmen sorulara başladı:


- İneklerde dört tane bende iki tane olan nedir?
- Bacaklar öğretmenim!
- Doğru! peki; senin pantolonunun içinde olup benim pantolonumun içinde olmayan nedir?
Müdür bu soruya çok şaşırdı.
- cepler öğretmenim.
- Kadınların tüylerinin en kıvırcık olduğu yer neresidir? 
Velet tereddütsüz yanıt verdi:
- Afrika'dır öğretmenim.
- Yumuşak olup kadınların ellerinde sertleşen nedir? 
Müdür gözleri fal taşı gibi açılmış tam konuşacakken ali yanıtladı:
- Tırnak cilası.
- Peki. bekâr bir kadına göre evli kadında daha geniş olan nedir? 
Müdür kulaklarına inanamıyordu.
- Yatak öğretmenim.
- Kadın vücudunda en nemli organ hangisidir?
- Dil öğretmenim. 
Nefes nefese kalan müdür testi bitirmeye karar verdi ve şöyle dedi: "Değil bir üst sınıfa ben bunu doğrudan üniversiteye göndereceğim. Çünkü ben bütün sorulara yanlış cevap verdim!"



Strateji


Temel, uzun yıllar yönetici olarak çalıştıktan sonra danışman olmaya karar vermiştir.  Bir tavuk çiftliği sahibi Temel’i çağırır ve der ki “Bir derdim var, tavuklar hastalanıyor. Son günlerde epeyce bir kayıp verdik. Sizce ne yapmamız gerekir?”  Temel, “Kolayı var, size vereceğim şu ilacı kullanın, faydasını göreceksiniz.” der.  Çiftlik sahibi Temel’in dediğini yapar.