Abdestsiz


Nasreddin Hoca bir gün ağacın altında namaz kılıyormuş.Ağaçta bulunan biri de onu izliyormuş. Namazı bittikten sonra namazının kabul olması için Allah’a dua etmeye başlamış.
-Allahım sen namazımı kabul et.
Ağaçtaki adam:
-Etmem diye cevap vermiş.
Hoca şaşırmış.Tekrarlamış.
-Alahım sen kıldığım namazı kabul et.
-Etmem.
Hocanın şaşkınlığı iyice artmış.Yine:
-Allahım sen namazımı kabul et demiş.
Ağaçtaki adam tekrar:
-Etmem deyince hoca sinirlenmiş.
-Etmezsen etme. Zaten abdestsiz kılmıştım!

Yarı yarıya


Bektaşinin birini ramazanda içki içtiği için yakapaça kadıya götürürler. Çakırkeyif Bektaşi’yi görür görmez kadı:
“Behey kafir! Bu yaşta hala içiyorsun bu zıkkımı. Utanmıyor musun? Bilmiyor musun haram olduğunu? ..” der.
“Sırtınızdaki ipek kaftan da haramdır” diye karşılık verince Bektaşi Kadı itiraz eder.
“Bunun içine pamuk katarlar!” 
-"Dünyada doğru adam mı kaldı, şaraba da yarı yarıya su katıyorlar…”

Tanrı beni korur

Pazar ayini sırasında kilisenin de içinde olduğu kasabayı su basar ve sular kiliseye doğru ilerlemeye başlar. Herkes panik içinde koşuştururken Papaz’ın yerinde durduğunu gören insanlar Papaz’a kaçmasını söylerler.
Papaz, onu Tanrı’nın koruyacağını söyler.
O anda sular yükselmeye başlar ve kiliseye girer. Rahip canını kurtarmak için 2. kata çıkar.Bir yandan da Papaz’a kaçmasını söyler.Papaz inadını devam ettirir.Sular 2. kata çıktığında pencerenin önünden bir kayık geçer.İçinde halktan bazı kişiler vardır. Papaz’a gelmesini söylerler ama Papaz yine inadını sürdürür.
‘Tanrı beni korur’der.Sular çatıya çıktığında yine bir kayık geçer ve yine halktan bazıları kayığın içindedir Papaz’a gelmesini söylerler ama Papaz ‘Tanrı beni korur’demeye devam eder.Sular çatıyıda aşınca Papaz çatıdaki direğe tutunur.Bu sefer tepeden bir helikopter geçer. İçinde yine halktan bazı kişiler vardır.Papaz’a gelmesini söylerler.Papaz yine
‘Tanrı beni korur.’der. Ve sonunda boğularak ölür.
Tanrı’nın huzuruna çıkar.Tanrıya ‘Ben sana darıldım Tanrım. Ben senin huzurunda yıllarca çalıştım,sen beni öldürdün.’der.
Tanrı gülümser.
"Senin için yardıma gelenleri kim gönderdi sanıyorsun!"

Ben Pederim Ama


Bildiğiniz gibi bazı hristiyanlar papazlara ‘Father-Peder-Baba’ derler. Komünist rejim zamanında Rusya’dan zar zor kaçıp New York’a yeni gelen Salamon, metro’da bir papazın yanına oturmuş. O güne kadar hiç papaz görmediği için de sormuş
‘Af edersiniz efendim, sizin gömleğinizin yakası neden ters?’
Papaz ‘Çünkü ben bir pederim’ demiş.
Salamon ‘Ben de bir babayım ama gömleğimin yakası ters değil.
Neden siz yakanızı ters takıyorsunuz?’ diye yine sormuş.
Papaz biraz düşünmüş ve ‘Beyim ben bir çok insanın pederiyim’ demiş.
Salamon ‘Benim de çok çocuğum var. Tam dört kızım ve dört oğlum var. Ama yakam ters değil’ diye cevap vermiş.
Papaz ‘Ben yüzlerce, binlerce hatta milyonlarca insanın babasıyım’ deyince Salamon gülmüş ve
‘Beyim’ demiş ‘Ben sizin yerinizde olsam yakamı ters takacağıma pantalonumu ters giyerdim’

Müslüman var mı?

Adamın biri kurban kesmesini bilmiyormuş.
Koyunu almış camiye gelmiş.
Elinde bıçak ile camiye girmiş; aranızda müslüman varmı? demiş.
Dedenin biri çıkmış ben müslümanım oğlum demiş.
Dede dışarıda kurbanı kesmiş.
Dede demiş ki oğlum ben kestim yoruldum sen camiden başka müslüman bul..
Adam kanlı bıçakla camiye girmiş cemaat korkmuş.
ADAM: aranızda müslüman var mı? 

-cemaatten ses yok.
Aranızda müslüman var mı? 
cemaat şaşkın kimsede ses yok.
adam üçüncü kez biraz da sesini yükselterek sormuş; Aranızda başka müslüman yok mu!?
Herkes dönüp sessiz kalan imama bakınca imam dayanamamış; “ne lan 2 rekat namaz kıldırdıysak müslüman mı olduk!..”

Reklam ve Pazarlama Terimleri


-Bir partide çok şahane bir kız gördünüz diyelim. Hemen yanına gidip: "harika sevişirim!" derseniz; bu, doğrudan pazarlamadır (direct marketing)

-Arkadaş grubunuzla partide takılırken, arkadaşlarınızdan biri kıza gidip sizi gösterip: "şu çocuk var ya, harika sevişir." derse; bu reklamdır

-Partide şahane bir kız gördünüz. yanına gidip telefon numarasını aldınız. ertesi gün kızı arayıp dediniz ki: "merhaba, ben harika sevişirim."; bu telemarketing'dir.

-Partide şahane bir kız gördünüz. hemen kravatınızı düzeltip ona bir içki koyarsınız, ona kapıyı açarsınız, çantası düşerse hemen davranıp yakalar, kendisine verirsiniz. Dolaşmayı teklif edersiniz ve dersiniz ki:"ha bu arada, harika sevişirim."; bu halkla ilişkilerdir.

-Partide şahane bir kız gördünüz. kız yanınıza geldi ve dedi ki: "duydum ki harika sevişiyormuşsun." Bu artık marka olmaktır...

-Bir partide büyüleyici bir kız gördünüz. yanına yaklaşıp “ben çok iyi sevişirim!” dediniz. Suratınıza okkalı bir tokat yapıştırdı. Bu, müşteri geribildirimidir.

-Bir partide büyüleyici bir kız gördünüz. yanına yaklaşıp “ben çok iyi sevişirim!” dediniz. o da sizi kocasıyla tanıştırdı. bu, arz-talep uyuşmazlığıdır.

-Bir partide büyüleyici bir kız gördünüz. yanına yaklaştınız, ama siz bir şeyler söyleyemeden önce biri gelip ona “ben çok zenginim. Hem de çok iyi sevişirim” dedi ve kız onunla gitti: Bu, sizin pazar payınıza göz koyan rekabettir.

-Bir partide büyüleyici bir kız gördünüz. yanına yaklaşıp “ben çok iyi sevişirim!” diyecekken karınız geldi: bu, yeni pazarlara girememektir.

Bu taktiklerin birden fazlasını bir arada kullanmak Marketing Mix yani Pazarlama Bileşeni, kızı hemen orada sevişmeye razı edersen Event Management yani Etkinlik Yönetimi, hedefe ulaşmaya da Product Placement yani Ürün Yerleştirme denir.

Seviştikten hemen sonra sigara yakıp, "nasıldım" diye sorarsan bu Post Test, ertesi gün telefon açıp "dün gece nasıldım?" diye sorarsan da "Day After Call" araştırma tekniği uygulanmış olur.

İşte kavga böyle başladı..!


Karıma dedim ki, "Doğum gününde nereye gitmemizi istersin?"
Yüzünde keyiften eridiğini görmek beni ihya etti!.
"Uzun zamandır gitmediğimiz bir yer olsun !" dedi.
O zaman önerdim, "Mutfağa ne dersin?"
İşte kavga böyle başladı....

* * *

Cumartesi sabahı, sakin- sakin giyindim, kahvaltımı ettim, köpeği kapıp sessizce garaja geçtim..
Kayığı arabanın üzerine atıp, şelaleye doğru yola çıktıydım ki, baktım fırtına çıktı-çıkacak..., garaja geri döndüm, radyoyu açtım, hava durumu, havanın gün boyu böyle gideceğini söylüyor....Eve geri döndüm, yavaşça soyunup, yatağa süzüldüm..
Uyumakta olan karımın vücuduna arkadan sarılıp, arzu dolu, kulağına fısıldadım,
"Dışarıda hava berbat"...
10 yıllık sevgili karım mırıldandı 'Salak kocam bu havada balığa gitti, inanabiliyormusun?'
Ve kavga böyle başladı...

* * *

Bir adamla bir kadın, bebekler gibi uyumakta.
Sabahın üçünde, birden dışarıdan bir gürültü geldi.
Kadın, panik içinde yataktan fırlayıp adama doğru bağırdı 'Aman Tanrım, Bu kocam galiba!'
Adam da yataktan fırladı, korku içinde ve çıplak, kendini camdan attı, yere yapıştı. Dikenli çalının arasından koşabildiğince hızlı arabasına koştu;
Birden aydı, geri dönüp yatak odasına girdi, ve karısına : "A s..tir!!! Senin kocan benim!!!' diye bağırdı.
'Yok yaa ne kaçtın öyleyse?'
Ve kavga böyle başladı.......

* * *




Karıma 14.95.'e bir kasa Miller bira alalım, diyordum ki,
7.95'e bir kutu dondurma almasın mı?.
"Oysa bira ile bu gece, dondurmayla olduğundan daha çekici olurdun" demiş bulundum.
Ve kavga başladı....

* * *

Kadın çıplak, yatak odasındaki aynadan kendine baktı.
Gördüğünden pek memnun kalmamıştı ki, kocasına dönüp, -"Korkunç görünüyorum; yaşlı, şişman ve çirkinim!!" dedi ve devam etti:
-"Hadi bana bir iltifat yap, buna ihtiyacım var!!.'
Kocanın cevabı: "Gözlerin iyi görüyormuş !!."
Ve kavga başladı......

* * *

Karımı restorana götürdüydüm.... Garson, her nasılsa, önce benim siparişi aldı.
"Ben ızgara bonfile alacağım, az-orta pişmiş lütfen."
"Deli danadan korkmazmısınız?" dedi,
"Cık, dedim o kendi siparişini kendi verir!."
Ve kavga böyle başladı...

* * *

Mezunlar yemeğinde karımla masadayız,
Yandaki masada, sarhoş, elindeki kadehi çevirip duran kadına bakakalmışım.
Karım sordu, - 'Onu tanıyormusun?'
-'Evet,' dedim, 'Eski flörtüm. Duydum ki yıllar önce ayrıldığımızda içmeye başlamış, o zamandan beri kendisini ayık gören yokmuş"
'Hadi canım!' dedi karım, "amma uzun kutlamış!!'
Ve kavga böyle başladı...

* * *

Emekli olduğumun ertesi, Sosyal Sigortalar'a gidip muüracaatımı yapayım dedim.
Masadaki memure, yaşımı teyit etmek için ehliyetimi istedi.
Ceplerimi karıştırdım, cüzdanımı evde bırakmışım!.
Kadına dedim ki "Bir koşu eve gidip getirebilirim!".
"-Yok canım", dedi kadın , " Gömleğinizi açın lütfen!"... Düğmeleri açtığımda, kıvırcık, kırlaşmış göğüs
kıllarıma bakıp, "bu kır renk, benim için kanıt olarak yeterli!" dedi ve müracaatımı aldı.
Eve döndüğümde, sigortalarda başıma geleni karımla paylaştım.
"Pantolonunu da indireydin keşke!" dedi "maluliyet de bağlarlardı belki!"
İşte kavga böyle başladı...